Yıllarca sevemedim. Aldığım şeyin ücretini hesaplayamadım. Toplama işlemi yaparken, parmaklarım yetmeyince, çuvalladım. Çarpma işlemini yaparken, yedilerden sonra tıkanıp, dokuzlarda boğulurdum... Tabiki o zaman diskalkuli( matematik öğrenme zorluğunun) tanısını bilmiyordum.
Matematikte en ilgimi çeken şey, çarpmada etkisiz eleman ile yutan eleman kavramıydı. Satırarası okuma becerim(!) psikoterapist olmadan da varmış... Alt anlamı, yan anlamı, soyut kavramı derken az da olsa matematikle dans ederdimm...
Hele sonsuzluk kavramını öğrendiğimde ne kadar da egzantirik gelmişti. Rakamları değil ama sonsuzluk kavramı, daha erken çocukluk dönemimde benim yakın arkadaşımdı. Gözlerimi kapatır düşünürdüm, sonsuzluğun ucu nerde? Ucu varsa sonsuz değildir. Kim bilmiş ki sonsuzluğu da sonsuz demiş?? Düşünürde düşünürdüm...
Matematikle aram hala iyi sayılmaz. Hala aldıklarımı toplayamıyor gibiyim🙈 parmaklarım hala aktif🤓 ve artık matematik değil ama hayat öğretti bana etkisiz elemanlar, yutan elemanları...
Sonsuzluk mu? Anlamadım ama idrak ettim sanki. Turgut Uyar'ın dediği gibi " aşk ile aşkın çarpımı sosuzluk" Çarpım tablosundaki sekizler/ dokuzlar dursun yerinde. |