Ana Sayfa
Kimdir?
Çalışma Alanları
Galeri
Yazılar
Verilen Eğitimler
İletişim
 Hızlı Erişim
- Ana Sayfa
- Hakkımızda
- Hizmetlerimiz
- Duyurular
- Galeri
Köşe Yazıları
- Videolar
- İletişim
 Son Eklenen Yazılar
  YAVAŞLA/dım (sonunda:)
 
YAVAŞLA/dım (sonunda:)
Nuray Büyük oku
  YHT KAZASI/İLETİŞİM KAZASI
 
YHT KAZASI/İLETİŞİM KAZASI
Nuray Büyük oku
  KURTULMAK İSTİYORUM
 
KURTULMAK İSTİYORUM
Nuray Büyük oku
  ANLADIM
 
ANLADIM
Nuray Büyük oku
tüm yazılar
Köşe Yazıları
Ana SayfaNuray Büyük « geri dön
YOLCU/YOL/YOLCULUK
Rota İstanbul. Hedef sıla-i rahim. Hava güneşli. Önce bir temizlik gerekli aracı yıkattım. Değişik yolları severim. Sakarya Üniversitesi Kampüsünde devam etmeyi istedim. Kulaklarımda bir  söz  yapıyor: " Gençlere yaşam için ahlak okutun, diplomalar meslek içindir." D100 yoluna indiren yokuşta müthiş bir Sapanca Gölü manzarası var. Durdum ve seyrettim. 

Yol boyunca isimleri başka başka benzin istasyonları sıralanmış. Yakıtsız yola gidilemez. Depoyu doldurdum. Şimdi yola devam... Kenarlarda hız uyarıları... Radar işaretleri... Yavaşlayınca etraftaki güzellikleri kaçırmadan izleyebildim.
 
Kilometreleri katettikçe radyo frekansı bozuluyor. Fm bandından dinleyince, ses cızırtı yapınca, söylenenler anlamak mümkün olmayınca... Radyo istasyonu değiştiriyorum...

Kıvrılarak giden yol... Parlayarak bakan güneş... Kesintisiz gökyüzü... Otobana girdim. Yolun sağ tarafında malum levha. En düşük hız 40 en yüksek hız 120 uyarısı ve ikaz 'Durmak ve yolcu indirmek yasaktır' Yola girdiysen devam etmek zorundasın... 'Sıkıldım bu yoldan' diyerek ya da 'yanlış bu yol' diye dönemezsin ki...

Sağ tarafımda kocaman bir Türk Bayrağı dalgalanıyor... Başımla, kalbimle selamlıyorum. Kan kırmızı rengi ile hilali yıldızı ile ne kadar da asil. Ülkemin topraklarında hala akan kanın rengi ile aynı. Bu bayraktan başka, bayrak altında yaşayamam. Benim kanımda ıslatsın. Yeter ki onun rengi solmasın.

Radyoda konser reklamı: "Takvimine not et..."  Tarihleri ve konser yerlerini ve sanatçının adını anons ediyor. Zihnimde bir izdüşüm... Takvimime not ettim: Ecelin de bir tarihi var. Organizasyonu yapılmış, anonsu yapılmamış.

Karanlık. Radyodan gelen ses, "Korutepe, Gültepe tünelindesiniz. Farlarınızı yakınız. İşaretlere uyunuz..." Tünel, karanlık. Tünel, kolaylık. Tünel, sonu aydınlık. Karanlıktan çıkınca az da olsa kamaşan gözlerim...

Utanıyorum. Başka ülkelerde var mıdır? Bir yabancı görse ne der? Maket şeklinde, mavi kırmızı ışığı yanıp sönen trafik polisi arabası. Küçükken köpekle, iğneyle korkutulan zavallı çocuklar, şimdi de maket arabayla korkutuluyor. Doğan Cüceloğlu haklı, "korku toplumuyuz" diye tespitte bulunurken.

Viyadükler bağlıyor, tepeleri. Ayrı ayrı yakaları birleştiriyor. İnsanın aklı ve becerisi... 1300-1800 gram beyni ile neler yapıyor.   Sağ tarafımda denizin üzerinde Osmangazi Köprüsü. Bazen zoru beceriyor da, kolay da takılıveriyor. Dağları aşan akıl, sorunları dağ yapıp altında eziliveriyor.

Arabalar... Marka marka. Renk renk. çeşit çeşit. Kimi yeni, kimi eski. kimi hızlı, kimi yavaş.Kimi şoför sakin, kimi aceleci. Herkesin kendine göre bir yol alışı var... Kendine göre rotası var... Yol herkese açık, istediği yere gider...

Radyodaki şarkının nakaratı... "Bir gün gitsen bile hatıran yeter, unutmak mümkün mü böyle bir aşkı... Seni yaşatacak neler var..." Bir gün ne zaman ki? Bugün ne zaman ki? Hatıra ne ki? Nerede? Yok... Andaki an... Sağ tarafımda Eskihisar yol ayrımı var. Tebessüm ediyorum... Az sonra İstanbul il sınırı yazan levha. Şehirlerde bitiyor... Sadece zamanlar, hatıralar, aşklar değil... Her bitenin yerine de yeni şeyler başlıyor..

Sabiha gökçen Hava limanından kalkan ve inen uçaklar... Kocaman o kütleler uçuyor da... Yer çekiminin kuvvetine meydan okuyor da... Yersel ve göksel tabiatı olan insan bu potansiyelini neden kullanamaz ki? Süfli/nefsi olan çekimden ruhi olanın koordinatları içimizde değil mi?

EDS... Kameralar... Mobesalar... Kayıt yapıyorlar... Kaçmak mümkün değil. Girişimiz, çıkışımız, hızımız, plakamız hepsi kayıt altında... Elektronik denetim yapılıyor... Gişeden geçiyorum. Yol paralı. Bedeli var, geldiğim yolun, kullandığım şeyin.

Yol beni misafir etti. Ben yolu şereflendirdim. Birliktelik yaşadık, adı oldu; yolculuk. Hayat yolculuğunun, bugün ki kesiti... Ne yol biter. Ne yolcu biter. Ne de yolculuk biter...
 
Eklenme Tarihi: 08/05/2018
 
 
Yazılarla ilgili tüm hukuki sorumluluk yazıyı yazan kişiye aittir.
 
Önceki Sonraki
 
Ana Sayfa | Kimdir? | Çalışma Alanları | Galeri | Yazılar | Verilen Eğitimler | Etiketler | İletişim | Facebook © Tüm Hakları Saklıdır